Bilmeniz Gereken Waldorf Yaklaşımı Temel İlkeleri

  • İlköğretimin sekiz yılı boyunca bir sınıfta aynı sınıf öğretmeniyle eğitimin sürdürülmesi gerektiği savunulur.
  • 12 yıl kesintisiz eğitim vermek hedeflenir.
  • Waldorf eğitimi , , , , ve mevsime bağlı etkinliklerden oluşmaktadır.
  • Peri hikâyeleri, mitolojik hikâyeler, masallar ve fabllar ile çocuğun hayalgücü geliştirilmeye çalışılır.
  • Waldorf eğitiminde ilkokul 1. ve 2. sınıfta yabancı dil derslerine yer verilir.
  • Waldorf eğitim sistemi, teknolojiden uzak olarak planlanmıştır.
  • İlköğretim programlarında test kitapları yer almaz.

Öğrencilerin doğa ile iç içe olması sağlanır. Bütün bir dönem her sabah ilk iki saat bir ana konu işlenmekte, “eğlenerek öğrenme” felsefesi uygulanarak, önce yazma, sonra okuma öğretilmektedir (Onur, 2004). Waldorf eğitmenleri çocuklara sanatsal deneyimler; tekerleme, şiir ve hikâye anlatımı gibi konularda yetkinlik kazandırmakla görevlidir. Rudolf Steiner’ın kurucusu olduğu bu yaklaşım, ezoterik bilim olarak da adlandırılan antropozofi ilkeleriyle şekillenen bir eğitim sistemi olarak tanımlanır. Waldorf Yaklaşımı'nda en büyük yeri “sanat” kaplıyor. Öğretmenin bu hevesli ve kendini adamış hali, çocuklar tarafından da fark edilecektir.

Onlara gerçek oyuncaklarla oyun oynamayı öğretin:

Öğretmenler her sabah çocuklar sınıfa girerken her birini tek tek isimleriyle selamlamak, el sıkışmak, onlarla göz göze gelmek, onları dinlemek ve bazen onlarla ilgili bir yorumda bulunmak için bilinçli olarak çaba sarf ederler. Waldorf yaklaşımı çocuğu merkeze alan bir eğitim felsefesine sahiptir. Yani bir çocuğu anlamak, anlamlandırmak sadece eğitimden sorumlu öğretmenlerin değil, annesi ve babası dahil herkesin yapması gereken bir davranıştır. Ağaç dalları, tahta, pamuk, yün gibi doğal maddelerle oyuncaklar icat edilir. Sanat sadece bir müfredat dersi değil, eğitim ve öğretimin tüm basamaklarında süreci tamamlayan bir bileşendir. Öğrenciye bilgiye ulaşması için uygun ortam koşullarını hazırlar ve sürece rehberlik eder. Bu öyle bir okul ki; şimdilerde okulların gururlanarak sundukları teknolojiyle donatılmışlık anlayışından tamamen uzak.

Ocuklar yarış aracı değil, bireydir:

Sınıfa kadar tüm eğitim kademelerine entegre edilmesini koşul görür. Waldorf okullarıyla ile ilgili eleştirilerin başında teknolojiye ve standartlaştırılmış testlere vurgu yapılmaması gelir. Onun bakış açısıyla insan, kendisini meydana getiren doğayı bilmelidir. Waldorf felsefesi, öğrencinin eğitim süreci boyunca aktif olarak rol almasını öngören bir anlayışı savunur. Waldorf öğretmenleri tüm çocuğu eğitir: kafa, kalp ve eller.

Waldorf Okulları Üç Bölümden Oluşmaktadır

Birincil Dil Türkçe
BölümAraştırma Makalesi
Yazarlar


CUMHURIYET UNIV
Türkiye



sivas cumhuriyet üniversitesi
Türkiye

Yayımlanma Tarihi21 Eylül 2020
Yayınlandığı Sayı

Dünya savaşı gibi bir felaketin tekrar yaşanmaması için yeni bir insan profili oluşturulması gerektiği fikrinden hareketle bu durumun ancak yeni bir eğitim sistemi ile mümkün olacağını düşünmüştür. Araştırmadan elde edilen bulgulara göre; okul öncesi öğretmenleri Waldorf, Montessori ve Reggio Emilia alternatif eğitim yaklaşımları hakkında bilgi sahibidir. Eğitimin en önemli özelliği farklı kültürlere uyarlanabilmesidir. Eğer bir çocuksanız sürekli gülen bir bebeğin ifadesini ağlamakla değiştiremez, ağlamak ile sonuçlanan üzüntü duygusunu öğrenmekte zorlanırsnız. Bu, yaratıcılığı, merakı ve öğrenme sevgisini besler. Çocukları birey olarak teker teker incelemek ve öğrenmek gereklidir. Oysa Waldorf yaklaşımında önemli olan okumanın ne kadar hızlı öğrenildiğinden çok çocuğun kendini okuma deneyimine her açıdan hazır hissetmesidir.

Okul Öncesi Eğitimde Waldorf Yaklaşımı

İnsanlığın tarihsel ve kültürel gelişimi ve dünyanın doğal harikaları hakkında bilgi sahibi olma, 6. Bunun yerine her okul yılı sonunda öğretmen öğrencinin ayrıntılı bir değerlendirmesini yapmaktadır. Bununla beraber Waldorf eğitimi verdiğini iddia eden birçok kurum var, yine bu kurumları çok iyi araştırmanızı öneriyoruz. Bununla birlikte bu dönemde zihinsel gelişimle ilgili alanlarda daha çok yoğunlaşmaya başlanmaktadır. Öğrenim süreci, üniversite öncesi bilgi aktarımından ibaret olarak görülmemektedir. Biyodinamik tarımın mimarı, filozof, bilim insanı, eğitimci, sanatçı ve antropozofi ekolunun kurucusu olan Rudolf Steiner, 1861 yılında Avusturya’nın Kraljevec kasabasında doğdu. Çocuklar tahta bloklar, ipek, yün, taşlar, çam kozalakları gibi doğal materyallere etkinliklerini gerçekleştirmektedir. Tarih, dil sanatları, fen ve matematik gibi temel konular günde iki-üç saatlik derslerle öğretilmekte konular belirli zamanlarda tekrarlanmaktadır. Bedensel, zihinsel ve yaratıcılık gelişiminin önemli olduğu bir dönemde çocuğa akademik bilgiler vermenin, onun enerjisini yanlış yöne sevk edeceği düşünülmektedir.